HEPATİTTEN AŞILAMA İLE KORUNMAK MÜMKÜN



Mete Generaloğlu/ sağlıkmuhabiri.net/ Ankara


Viral hepatitler tüm dünyada yaygın olarak görülen, ülke ekonomilerini çok yakından ilgilendiren ciddi bir halk sağlığı sorunu. Dünya genelinde hastalığın büyük oranda geç dönemde belirti vermesi ve hastaların büyük çoğunluğunun hastalıklarının farkında olmamaları nedeniyle hepatite dikkat çekmek amacıyla, DSÖ 28 Temmuz gününü “Dünya Hepatit Günü” olarak belirlemiş durumda. 

Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Akyüz Dünya Hepatit Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, karaciğerde hasar yaparak sarılığa neden olan en sık görülen beş virüsün; Hepatit A virüsü (HAV), hepatit B virüsü (HBV), hepatit C virüsü (HCV), hepatit D virüsü (HDV) ve hepatit E virüsü (HEV) olduğunu ifade etti. Tüm bu virüslerin akut hepatite neden olduğunu söyleyen Prof. Dr Akyüz, “Sadece HBV, HCV ve HDV sıklıkla kronikleşerek siroza ilerler ve karaciğer kanserine neden olabilirler. HDV virüsü, HBV ile birlikte hayatta kalabilir. HEV özellikle gebelerde ölümcül olabilen akut infeksiyona neden olabilir” dedi. 

Dünyada 130 - 210 milyon kişinin HCV ile infekte olduğunu tahmin  ediliyor

Dünya çapında 250 milyon insanın HBsAg pozitif olduğunu sözlerine ekleyen Prof. Dr.Filiz Akyüz, yalnız 2013 senesinde 686 bin kişinin HBV ile ilişkili kronik karaciğer hastalığı veya karaciğer kanseri yüzünden hayatını kaybettiğini kaydetti. Akyüz, miştir. Hepatit C virüsünün görülme sıklığının için ise Dünyada yüzde olduğunu belirterek,  dünyada 130 - 210 milyon kişinin HCV ile infekte olduğunu tahmin edildiğini söyledi. 


Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDV sorun olmaya devam ediyor.


Türk Gastroenteroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Akyüz, açıklamasını, “Türkiye’de 2008-2010 arası 5400 hastanın tarandığı epidemiyoloji çalışması sonuçlarına göre HBsAg pozitifliği yüzde 4.0, antiHCV pozitifliği yüde 0.5 olarak saptanmıştır. Toplumumuzda yüzde 30 hastanın da HBV ile karşılaşmış olduğu bu çalışma ile tespit edilmiştir. Ülkemiz özellikle Hepatit B virüsü için endemik bir ülke olmaya devam etmektedir. Bölgelere göre bu oran değişmekte olup Doğuya doğru gittikçe artmaktadır. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HBsAg pozitifliği ile birlikte üzerine eklenen HDV sorun olmaya devam etmektedir” diyerek sürdürdü.  

Yüzde 65 azaltılması hedefleniyor


HBV ve HAV için aşılama programlarının uygulanması ile birlikte genç nüfusta HBV sıklığı azalmakla birlikte, göçler ve son dönemlerde aşılamanın ihmali nedeni ile bu sorunun uzun bir müddet daha Türkiye için problem olmaya devam etmesinin beklendiğini ifade eden Prof. Dr. Filiz Akyüz, “ HCV için henüz bir aşı uygulaması dünyada bulunmamaktadır. HCV için özellikle riskli iğne kullanımı diş tedavisi, ameliyat, güvensiz kan transfüzyonu veya kontrolsüz cinsel ilişki en önemli risk faktörleridir. HAV için ise kötü hijyen, kontamine sular veya deniz ürünlerinin tüketilmesi risk oluşturmaktadır. Ülkemizde HBV virüsünün en önemli bulaş yollarından biride anneden geçiştir. Bu nedenle aşılama programları ve tanı testleri önem kazanmaktadır.  

Dünya Sağlık Örgütü’nün bu virüsleri ortadan kaldırmaya yönelik planlamaları ile test edip, tedavi etmek veya aşı uygulamaları ile 2030 yılında ölüm ve bu hastalıklarla ilişkili problemlerin yüzde 65 azaltılması hedeflemektedirler. Ülkemiz içinde başta riskli gruplar olmak üzere tarama programları ile buzdağının altındaki hastaların tespiti ve tedavisi önem arz etmektedir. Öncelikle farkındalığımız artması,  aşılama ve risklerden uzak kalmak alınabilecek en ucuz tedbirlerdir.” şeklinde konuştu. 


Haber Resimleri