Prof. Dr. Bilgiç: “Alzheimer Tedavisinde Farklı Bir Dönem Başlıyor”
Türkiye Alzheimer Derneği, Alzheimer Günü sebebiyle bir basın toplantısı gerçekleştirdi. Şişli Gündüz Yaşam Evi’nde düzenlenen toplantıya, Prof. Dr. Başar Bilgiç, Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Prof. Dr. Türker Şahiner, Prof. Dr. Barış Topçular, Doç. Dr. Nil Tekin, Dr. Öğr. Üyesi Bedia Samancı, Dernek Müdürü Füsun Kocaman ve Dernek Başkan Yardımcısı Ayşin Ekşioğlu katıldı. Dernek üyeleri ve hasta yakınlarının da bulunduğu toplantıda, Alzheimer’ın tedavisi ve teşhisi ile ilgili dikkat çekici gelişmeler paylaşıldı.
Mete Generaloğlu/saglikmuhabiri.net/Ankara
Alzheimer
hastalığının tedavisi ile ilgili önemli açıklamalar yapan Türkiye Alzheimer
Derneği Başkanı Prof. Dr. Başar Bilgiç, erken dönemdeki Alzheimer hastalarında
başarılı sonuçlar veren yeni ilaçlar hakkında konuştu. Alzheimer tedavisinde
yeni bir dönemin başlayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Bilgiç, “2021 yılı
ortasında Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) “aducanumab” adlı bir ilaca
şartlı onay vererek erken dönemdeki Alzheimer hastalarında kullanılabileceğine
karar verdi. Bahsi geçen ilaç, Alzheimer hastalığında, henüz hastaların
şikayetleri başlamadan beyinde birikmeye başlayan bir protein olan “amiloid”i
etkin bir şekilde beyinden temizliyor. Buna karşın bu ilacın erken
sonlandırılan Faz 3 çalışmalarında sadece yüksek doz ilaç alan belli bir grupta
kısmi bir klinik fayda görülüyor. Bu gelişme ile birlikte bulunduğumuz yıl
içinde aynı mekanizma ile etki eden başka bir ilacın da erken dönemdeki
Alzheimer hastalarında kısmi bir etkisinin olduğu gösterildi” dedi.
Bu iki önemli çalışma ile birlikte, ilaçların kısmi denebilecek klinik etkisi göz önüne alındığında, Alzheimer hastalığı tedavisinde farklı bir döneme girildiğinin altını çizen Prof. Dr. Bilgiç, tedavideki yeni gelişmelerin yarattığı tartışmaları da aktardı. Özellikle beyinde biriken amiloid proteinin zararlı bir karakterde olmadığını düşünen çevrelerin ilacın onaylanmasına tepki gösterdiklerini belirten Prof. Dr. Bilgiç, bu protein ve hastalık arasındaki ilişkinin ortaya konmasıyla tartışmaların da sona ereceğini belirtti. Bu hararetli tartışmalar devam ederken Dünya Alzheimer Kongresi’nde “masitinip” isimli başka bir ilacın daha faz 3 çalışmasının olumlu sonlandığı duyuruldu. Prof. Dr. Başar Bilgiç tüm bu gelişmelerin Alzheimer hastalığı ile ilgili son yıllardaki en önemli gelişmeler olarak sayılabileceğini belirtti.
PROF. DR. KULAKSIZOĞLU: PANDEMİ HASTA YAKINLARINDAKİ
STRESİ ARTIRDI
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu ise toplantıda yaptığı konuşmada bunama hastalarına bakım veren kişilerin pandemi sürecinden nasıl etkilendiği hakkında bilgiler verdi. Bu sürecin hasta yakınlarındaki stresi daha da artırdığını belirten Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “Özellikle hastalığı ileri dönemde olan Alzheimer hastaları ve yakınları, Kovid-19 döneminde daha belirgin stres artışı yaşadılar. Hastaneye gitmek risk taşıdığından rutin muayeneler aksadı ve hastaların özellikle fizyoterapiyi aksatmaları sebebiyle hareket kabiliyetleri belirgin olarak azaldı” şeklinde konuştu.
Yapılan çalışmalarda pandemi döneminde hasta yakınlarının %92’sinde stresin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Kulaksızoğlu, hastaya dışardan Kovid-19 taşıma korkusu, hastayı dezenfeksiyon ve izolasyon kurallarına uydurmaya çalışmakta zorlanmanın stres yaratan başlıca faktörler olduğunu belirtti.
PROF. DR. ŞAHİNER: HAVA KİRLİLİĞİNİ KONTROL ALTINA
ALMAK ALZHEİMER RİSKİNİ %14 AZALTABİLİR
Toplantıda hava
kirliliğinin Alzheimer üzerindeki etkisi ile ilgili konuşan Türkiye Alzheimer
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Türker Şahiner, önemli veriler paylaştı.
Dünyada giderek artan hava kirliliğinin bunama hastalığı için ciddi bir risk
faktörü olduğunun bilimsel olarak gittikçe daha çok kabul gördüğünü vurgulayan
Prof. Dr. Şahiner, Dünya Alzheimer Kongresi’nde bu konuda sunulan ve 10 yılı
aşkın süreli izlem sonuçları olan bir çalışmayı aktardı: Prof. Dr. Şahiner, “Bu
araştırma; motorlu araçlardan kaynaklanan zehirli gazlar (NO2) ve havada asılı
kalabilen çok küçük parçacıkların (PM 2,5) düzeyini en az 10 yıl olacak şekilde
düşük tutabilirsek, Alzheimer hastalığı riskini %14 azaltabileceğimizi
gösterdi. Benzer bir şekilde Fransa’da yapılan bir başka çalışma ise sadece çok
küçük parçacıkların (PM 2,5) havada azalması ile tüm bunamaların %15 düzeyinde
azaltılabileceğini gösterdi” dedi.
Havada salınan zehirli atıkların kan-beyin bariyerine bağlanarak beyinde mikrobik olmayan bir iltihabi reaksiyona neden olduğunu ve Alzheimer hastalarının beyninde biriken Beta-Amiloid protein düzeylerini yükselttiğini belirten Prof. Dr. Şahiner, “Tüm bu sonuçlar, bunama riskimizi düşürmek için temiz hava solumamız gerektiğini ve içten yanmalı motorların yerine elektrik motorlarının kullanılması ve çevreci enerji kaynaklarına yönelmemiz gerektiğini göstermektedir” mesajını verdi.
PROF. DR. BARIŞ TOPÇULAR: ALZHEİMER TANISI İLE İLGİLİ
ÖNEMLİ GELİŞMELERE TANIK OLDUK
Son iki yılda
Alzheimer tanısını kolaylaştıran önemli gelişmeler yaşandığını vurgulayan
Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Barış Topçular ise
konuşmasında, Alzheimer hastalığının tanısında hali hazırda beyin-omurilik
sıvısı belirteçlerinin kullanılmakta olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Topçular, “
Bu berrak sıvıya ulaşmak için lomber ponksiyon ismi verilen bir girişim
gerekmekte ve bu da bu tanısal yöntemin yaygınlaşması ve kullanılmasını
sınırlayan en temel etken. Bu nedenle
günümüzde özellikle serumdan yani kandan yapılan testler ile hastalığı
tanıyabilmek ve seyrini takip edebilmek için çalışmalar sürüyor ve son iki
yılda bu alanda önemli gelişmelere tanık olduk. Bu alanda en öne çıkan yöntem
ise hastaların serumlarında Tau ismi verilen proteinin düzeylerine bakmak”
dedi. Nörofilament adlı proteinin kanda saptanmasının da özellikle hastalık
ayırıcı tanısı ve seyri için önemli bilgiler sağladığını belirten Prof. Dr.
Topçular, yakın dönemde hastalığın tanısı aşamasında bu yöntemlerin yaygınlaşmasını
beklediklerine dikkat çekti.
DOÇ. DR. NİL TEKİN: ULUSAL DEMANS STRATEJİK PLANIMIZI
OLUŞTURDUK
Türkiye Alzheimer
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Nil Tekin ise yaşlı nüfusu giderek artan
Türkiye’de demans hastalıklarına yönelik bir ulusal stratejik plana gereksinim
duyulduğunun altını çizdi. Demans hastalığından korunma, erken tanı,
bilgilendirme, kaliteli bakımın sağlanması, hastanın ve ailelerinin yaşam
kalitesinin arttırılması için verilecek destek hizmetlerini içeren
planlamaların gerekliliğine vurgu yapan Doç. Dr. Tekin, konu ile ilgili
yaptıkları çalışmalar konusunda bilgi verdi. Doç. Dr. Tekin, “Ulusal Stratejik Plan Çalışması ile hastalık
bilincinin arttırılarak, ülkemize özgün yaklaşımların ortaya konabilmesi,
ulusal eylem ve etkili değişim oluşturulmasının sağlanması amaçlanmıştır. Bu amaç dâhilinde Türkiye Alzheimer Derneği Demans
Çalışma Grubu tarafından hazırlanan çalışma raporu Ekim 2020 itibariyle ilgili
kurumlara sunulmuş olup iş birliği süreçleri devam etmektedir” diye konuştu.
DR. ÖĞR. ÜYESİ SAMANCI: “KOVİD-19 DEMANS HASTALARINI
OLUMSUZ ETKİLEDİ”
Pek çok hastalıkla
ilişkisi tartışılan Kovid 19 enfeksiyonunun, Alzheimer hastalarını ve insan
beynini olumsuz etkilediğini dile getiren Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Bedia Samancı ise konuşmasında konu ile ilgili
yapılan araştırmaları aktardı. İleri yaşta özellikle ek hastalığı olanlarda
Kovid-19 enfeksiyonunun daha ağır ve ölümcül seyrettiği pek çok çalışma ile
gösterildi. Demans hastalarının da bu nedenle Kovid-19’dan oldukça
etkilendiğini belirten Dr. Samancı; hastaların pandemi döneminde ihtiyaç
duydukları ve alıştıkları sosyal ortamdan izole olmalarının ve pek çoğunun
sosyalleşme için kullanılan teknolojik gereçleri kullanamamasının olumsuz
etkisi olduğunu dile getirdi.
“Bu durum demans hastalarının içe
kapanmalarına neden olmakta, kognitif ve davranışsal açıdan kötüleşmelerine yol
açmaktadır. Bu nedenlerle demans hastaları ve hasta yakınlarına zamanında ve
uygun sağlık desteği ve psikolojik desteğin sağlanması, enfeksiyonun kontrol
altına alınabilmesi için aşılanmaları büyük önem taşımaktadır” şeklinde konuşan
Dr. Samancı, “Yakın dönemde New York Üniversitesi, Grossman Tıp Fakültesi’nde
yapılmış olan bir çalışmada, nörolojik semptomları olan ve hastanede tedavi
gören Kovid-19 enfeksiyonu hastalarında, nörolojik semptomu olmayanlara göre nöroinflamasyon
ve nöron hasarı ile ilişkili plazma biyobelirteçlerinin anlamlı düzeyde yüksek
olduğu bildirilmiş, bu biyobelirteç sonuçları Alzheimer hastalığı ile ilişkili
serum biyobelirteç sonuçları ile korele bulunmuştur. Bu sonuçlara dayanarak
araştırmacılar Kovid-19 enfeksiyonu olan ve eşlik eden nörolojik bulguları olan
kişilerde Alzheimer hastalığı semptom ve patolojisinin hızlanabileceğini öne
sürmüşlerdir. Ancak kesin sonuçlara varabilmek için daha fazla sayıda çalışmaya
ve hastaların daha uzun dönem takibine gerek duyulmaktadır” dedi.
FÜSUN KOCAMAN: “MART 2020’DEN İTİBAREN TÜM
HİZMETLERİMİZİ ÇEVRİM İÇİ MECRALARA TAŞIDIK”
Toplantıda Türkiye Alzheimer Derneği’nin pandemi sürecindeki faaliyetlerinden bahseden derneğin Genel Müdürü Füsun Kocaman ise şunları söyledi:
“Derneğimiz
pandeminin başladığı Mart 2020’den başlayarak tüm hizmetleri çevrim içi
mecralara taşımış, dijital iletişim yolları ve sosyal medya kullanarak hasta ve
bakım verenlerine destek vermeye devam etmiştir. Bu destek Kovid-19 ve demans
ile ilgili sağlık tedbirleri konularında bilgilendirme, pandemiye ilişkin
kısıtlamalar, acil durum başvuruları, ekonomik/psikolojik yardım başvuruları
gibi sosyal ve yasal konularda yönlendirmeleri içermektedir.”
Kocaman ayrıca,
‘Alzheimer Hastalığı ve Diğer Demans Türleri ile Kovid-19 Hakkında Sıkça
Sorulan Sorular ve Cevapları’, ‘Alzheimer Hastaları ve Bakım verenler için
Kovid-19 Tavsiyeleri’, ’Alzheimer Hastalarıyla Evde Uygulanabilecek Etkinlik
Rehberi’ başlıklı üç kitapçığın da hem derneğin hem de Avrupa Alzheimer
Derneği’nin web sayfasında yayımlandığını sözlerine ekledi.