DEK DUBARA...






Erzurum zengin bir 'yerel' dil kültürüne sahip.

Uzun uzun cümlelerle anlatmanız gereken bir konuyu bir-iki kelimeyle anlatabilirsiniz.

Mesela 'fılı fışı inmiş...'

Yani; çok sinirlendikten sonra öfkesinin geçtiği anlamına gelir.

- "Çok sinirlenmişti ama bir süre sonra sinirinden eser yoktu" yerine 'fılı fışı inmiş' demek herşeyi anlatır. 

Gayet net...

Yine ülke genelinde yaygın kullanılan bir sözcük yerine Erzurum'da hayli ilgi çeken alternatif kelimeler bulabilirsiniz.

Örneğin entellektüeller 'Entrika' der.

Argo'da 'yalan dolan'

Sokak ağzı 'tezgah'tır

Ama Erzurum'da 'dek dubara...'

Hemen hemen tüm nesnelerin, besin maddelerinin, eşyaların bilinen isimleri Erzurum'da başkadır.

Farzumahal; fasulyeye 'lobiye', patatese 'kartol', tencereye 'guşgana', sineğe 'vızzik', dürüme 'gumuç', idrara 'cul', çömelmeye 'guguz', kısa boyluya 'pottik' denir.

Erzurum’un kendine özgü şivesi (ağız) zaten meşhurdur. 

Azerbaycan şivesine çok yakın olmakla beraber her ilçenin farklı bir konuşma tarzı vardır.

Mesela "Geliyorum" kelimesi Erzurum merkezde 'gelirem' iken,

Oltu-Narman'da 'gelerim',

İspir-Olur civarlarında 'galerim', Tortum'da 'gelirim' olabiliyor.

Yol tarifi konusunda farklı bir şehirdir Erzurum…

Erzurum’un yerel şivesini bilmeyen bir yabancının işi gerçekten zordur…

Önceki gün böyle bir ana şahit oldum.

-Beyefendi afedersiniz Dadaşkent’e nasıl gidebilirim?

-Gardaş amburdan tikine get, gışlanın önünden sola bükül…

Meali: Şu yoldan doğru devam et askeri kışlanın önünden sola dön…

Adam hiçbir şey anlamadı tabi…

‘Amburdan’ ne, ‘tikine’ ne, ‘gışla’ ne?

Garip garip tarif verenin yüzüne bakıp ‘teşekkür ederim’ deyip uzaklaştı oradan…

Kimine göre kabadır bu şehrin şivesi, kimine göre çok sempatik, kimine göre ise kültürel bir zenginliktir…

Yıllar önce İstanbul’da diksiyon eğitimi almıştım…

Hocalarımız dönemin ünlü televizyon spikerleri Jülide Ateş ve Tunç Tunçel’di…

Her bölgeden kursiyerler vardı. Kars’tan, Diyarbakır’dan, Rize’den, Muğla’dan…

Her ders sonrası Erzurum şivesi konuşmam için rica ederlerdi…

Erzurum şivesinin Karadeniz şivesinden daha sempatik geldiğini o gün fark ettim…

Ve o günden sonra hangi şehirde, hangi ortamda, kimlerle beraber olduysam araya Erzurum kelimeleri sıkıştırarak bu kültürel zenginliğimizi tanıtmaya özen gösterdim…

14 yıldır Ankara’da gazetecilik yapıyorum. 

Erzurum şivesini yeri geldikçe her yerde büyük bir keyif ve onurla konuşmaya çaba gösteriyorum.

‘’Bizim Erzurum’da şöyle bir söz vardır…’’

‘’Erzurum’da büyüklerimiz der ki…’’ sözleriyle araya sohbete mutlaka Erzurum şivesi (ağzı) sokuştururum.


Bu şovanizm ya da dil despotluğu değildir.

Bir kültüre bir dile sahip çıkmaktır.

Tabi abartmamak ve özünü bozmamak gerek.

Ve son olarak bir sitemim film yapımcılarına…

Güneydoğu şivesiyle, Ege şivesiyle hatta Kıbrıs şivesiyle onlarca film-dizi yapıldı…

Neden Erzurum şiveli veya ana karakteri Erzurumlu olan bir televizyon yapımı hazırlanmadı?

Seksenler dizisinde Bekçi Bekir yan rol olmamasına rağmen oysa ne kadar sevildi.

Bu film yapımcılarının Erzurum’a bir gıcığı mı var acaba?




Haber Resimleri